27. CÜZ 3. HİZİP


55- RAHMÂN SÛRESİ الرحمن Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
الرَّحْمَٰنُ
1-) Er Rahmân;
1-) Rahmân (El Esmâ ül Hüsnâ ile işaret edilen tüm özelliklerin sahibi),
عَلَّمَ الْقُرْآنَ
2-) Allemel Kur`ân;
2-) Talim etti Kurân`ı (Esmâ mertebesindeki özellikleri oluşturdu).

خَلَقَ الْإِنْسَانَ
3-) Halekal İnsân;
3-) Halketti İNSAN`ı,
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
4-) Allemehül beyân;
4-) Öğretti ona beyanı (Esmâ özelliklerini insanda açığa çıkardı); (Hz. Âli`nin deyişiyle “`İnsan`, konuşan Kur`ân” oldu.)

الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ
5-) Eş Şemsu velKameru Bi husban;
5-) Güneş (kavrayış) ve Ay (duygu – hissediş) (Bi-) hesap iledir (mertebelerledir).
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
6-) VenNecmu veşŞeceru yescudan;
6-) Necm (yıldız – fikirler) ve ağaç (beden) secdededirler (Esmâ indînde “yokluk” hâlindedirler).
وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ
7-) VesSemae rafe`aha ve veda`al miyzan;
7-) Semâyı (bilinci; Levvâme mertebesinden Mardiye mertebesine kadar) yükseltmiş ve mîzanı (vahdet – kesret değerlerini dengeli yaşama özelliğini) yerleştirmiştir.
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ
8- ) Ella tatğav fiyl miyzan;
8- ) Ki o mîzanda haksızlık etmeyesiniz (dengede biri ağır basarak diğerinden mahrum kalmayasınız).
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ
9-) Ve ekıymulvezne Bil kıstı ve lâ tuhsirul miyzan;
9-) Değerlendirmeyi (Ulûhiyet hükümlerine göre) adaletle yaşayın ve mîzanı dengelemede yanlış yaparak hüsranı yaşamayın!
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ
10-) Vel Arda veda`aha lil enam;
10-) Arz (Beden) ki, mahlûkatı (mikro evreni) onda oluşturdu!
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ
11-) Fiyha fakihetün vennahlu zâtul ekmam.
11-) Bir meyve (insan) var onda (arzda); tomurcuklu (açılıma hazır) hurma ağacı (beyin)!
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ
12-) Velhabbu zül asfi verreyhan;
12-) Filizlenmiş tohumlar (uç vermiş hakikat fikirleri) ve hoş kokulu bitkiler (insanî hakikatin getirişi davranışlar) var.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
13-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
13-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ
14-) Halekal`İnsane min salsalin kelfahhar;
14-) Yarattı insanı (bedenini) pişmiş kuru balçıktan (elementler).
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ
15-) Ve halekalCanne min maricin min nar;
15-) Cann`ı (cin sınıfını – görünmez varlıkları) da dumansız ateşten (radyasyon – ışınsal enerji -elektromanyetik dalga bedenli) yarattı.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
16-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
16-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ
17-) Rabbulmeşrikayni ve Rabbulmağribeyn;
17-) İki doğuş yerinin (dünya ve ölüm ötesi yaşam boyutu) Rabbidir ve iki batış yerinin (dünya ve kabir âlemi) Rabbidir.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
18-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
18-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
19-) Meracelbahreyni yeltekıyan;
19-) Salmıştır (melekiyet ve hayvaniyet; şuur ve bilinç) iki denizi; kavuşup kucaklaşıyorlar.
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِ
20-) Beynehüma berzahun lâ yebğıyan;
20-) Aralarında bir berzah var, birbirinin sınırını aşamıyorlar (ikisi de kendi boyutunda gereğini yaşıyor).
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
21-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
21-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ
22-) Yahrucu minhümellü`lüü velmercan;
22-) Çıkıyor onlardan inci ve mercan (çeşitli özellikler).
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
23-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
23-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ
24-) Ve lehulcevarilmünşeatu fiylbahri kel`a`lam;
24-) O`nundur, denizde (Hakikat ilminde) inşa olunmuş, dağlar gibi (oluşturulmuş benliklerle yaşamda) akıp giden gemiler (bedenler)!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
25-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
25-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
26-) Küllü men `aleyha fan;
26-) Arzda (bedensel yaşamda) kim varsa hepsi fânidir (her bedendeki nefs – bilinç ölümü tadar).
وَيَبْقَىٰ وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
27-) Ve yebka vechu Rabbike ZülCelâli vel`İkrâm;
27-) Zül`Celâli vel`İkrâm Rabbinin vechidir (Esmâ mânâları) Bakıy olan!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
28-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
28-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
يَسْأَلُهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
29-) Yes`eluhu men fiysSemavati vel`Ard* külle yevmin HUve fiy şe`n;
29-) Semâlarda ve arzda ne varsa O`ndan talep eder; “HÛ” her “AN” yeni iştedir!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
30-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
30-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ
﴿٣١﴾ 31-) Senefruğu leküm eyyühessekalân;
31-) Yarın sizinle kalacağız (hesap için) ey suç yüklü ins ve cin topluluğu!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٢﴾ 32-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
32-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَنْ تَنْفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانْفُذُوا ۚ لَا تَنْفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
﴿٣٣﴾ 33-) Ya ma`şerel cinni vel`insi inisteta`tüm en tenfüzû min aktaris Semavati vel`Ardı fenfüzû* lâ tenfizûne illâ Bisultan;
33-) Ey cin ve ins topluluğu! Semâlar ve arzın aktarından (bedenlerinizin çekim gücünden) çıkıp gitmeye gücünüz yeterse, hadi çıkın gidin (bedensiz yaşayın)! Kudretiniz olmadıkça (kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça) geçip gidemezsiniz!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٤﴾ 34-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
34-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِ
﴿٣٥﴾ 35-) Yurselu `aleyküma şüvazun min narin ve nuhasün fela tentesıran;
35-) İkinizin de üzerine Nâr`dan alev ve duman (bilinç bulanıklığı) irsâl edilir de başarılı olamazsınız!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٦﴾ 36-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
36-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
فَإِذَا انْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
﴿٣٧﴾ 37-) Feizen şakkatis Semau fekânet verdeten keddihan;
37-) (Ölüm esnasında) semâ (benlik bilinci) parçalanarak yanık yağ rengi alıp, gül misali (hakikat müşahede edildiğinde)!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٣٨﴾ 38-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
38-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْأَلُ عَنْ ذَنْبِهِ إِنْسٌ وَلَا جَانٌّ
﴿٣٩﴾ 39-) Feyevmeizin lâ yüs`elu an zenbihi insün vela cann;
39-) İşte o süreçte ne ins ne de cin türü suçundan sorulmaz (doğal olarak yaptıklarının sonuçlarını yaşamaya başlarlar)!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٤٠﴾ 40-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
40-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ
﴿٤١﴾ 41-) Yu`reful mücrimune Bi siymahüm feyü`hazü Binnevasıy vel`akdam;
41-) Suçlular sîmalarından (huylarının oluşturduğu görünümden) tanınırlar da; alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٤٢﴾ 42-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
42-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ
﴿٤٣﴾ 43-) Hazihi cehennemülletiy yükezzibu Bihel mücrimun;
43-) İşte bu, suçluların kendisini yalanladığı cehennemdir!
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ
﴿٤٤﴾ 44-) Yetufune beyneha ve beyne hamiymin ân;
44-) Onunla (cehennemî kayıtlarla) kaynar su (şartlanmalarının getirdiği yakıcı değer yargıları) arasında dönüp dururlar.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٤٥﴾ 45-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
45-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ
﴿٤٦﴾ 46-) Ve limen hafe mekame Rabbihi cennetan;
46-) Rabbinin makamından korkan kimse için iki cennet (fiil ve hissediş – mânâ cennetleri) vardır.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٤٧﴾ 47-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
47-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
ذَوَاتَا أَفْنَانٍ
﴿٤٨﴾ 48-) Zevata efnan;
48-) (İki cennet de) çeşitli dallara (yaşam özelliklerine) sahiptir.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٤٩﴾ 49-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
49-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ
﴿٥٠﴾ 50-) Fiyhima `aynâni tecriyan;
50-) İkisinde de iki kaynak akıp gider!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٥١﴾ 51-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
51-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
فِيهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ
﴿٥٢﴾ 52-) Fiyhima min külli fakihetin zevcan;
52-) (O cennetlerin) ikisinde de her meyveden (marifetten) iki tür (zâhirî ve bâtınî olarak) vardır
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٥٣﴾ 53-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
53-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ ۚ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ
﴿٥٤﴾ 54-) Müttekiiyne alâ furuşin betainuha min istebrak* ve cenel cenneteyni dan;
54-) Astarları atlastan döşeklere yaslanırlar… İki cennetin meyvelerinin toplanması çok kolaylıkladır!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٥٥﴾ 55-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
55-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
﴿٥٦﴾ 56-) Fiyhinne kasıratuttarfi, lem yatmishünne insün kablehüm ve lâ cann;
56-) Onlarda eşlerinden başkasını görmeyenler (yapılar) vardır ki, daha önce kendilerini ne ins ne de cann (cin türü) dokunup (beşerî – şeytanî fikir ve duygularla) kirletmiştir!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٥٧﴾ 57-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
57-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ
﴿٥٨﴾ 58-) Keennehünnel yakutü velmercan;
58-) Onlar sanki yakut ve mercandırlar.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٥٩﴾ 59-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
59-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
هَلْ جَزَاءُ الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ
﴿٦٠﴾ 60-) Hel cezaul ıhsani illel ıhsan;
60-) İhsanın (Hakk`ı görürcesine kulluğun) cezası sadece ihsan değil midir?
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٦١﴾ 61-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
61-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِ
﴿٦٢﴾ 62-) Ve min dûnihima cennetan;
62-) İki cennet dûnunda iki cennet daha vardır.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٦٣﴾ 63-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
63-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
مُدْهَامَّتَانِ
﴿٦٤﴾ 64-) Mudhâmmetan;
64-) Yemyeşildirler!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٦٥﴾ 65-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
65-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ
﴿٦٦﴾ 66-) Fiyhima aynâni naddâhatân;
66-) İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak (Rabbanî tecelliler)!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٦٧﴾ 67-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
67-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?

فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ
68-) Fiyhima fakihetun ve nahlun ve rumman;
68-) İkisinde de meyve, hurma (Hakkanî vasıfların açığa çıktığı şuuru temsilen) ve nar (tek bilincin tasarruf ettiği çok beden yaşamını temsilen)!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٦٩﴾ 69-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
69-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ
﴿٧٠﴾ 70-) Fiyhinne hayratun hısan;
70-) (O cennetlerin) içlerinde en muhteşem, en güzeller.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٧١﴾ 71-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
71-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ
﴿٧٢﴾ 72-) Hûrun maksuratün fiylhıyam;
72-) Yalnız eşlerine hasredilmiş huriler (Hakkanî vasıfları açığa çıkaran bilinçlerin tüm istek ve arzularını yerine getirecek kapasite ve olanaklarla oluşturulmuş eşler – bedenler. Bakınız 13.Ra`d: 35, 47.Muhammed: 15)!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٧٣﴾ 73-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
73-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
﴿٧٤﴾ 74-) Lem yatmishünne insün kablehüm ve lâ cann;
74-) Daha önce onlara ne ins ne de cann (cin) dokunup (beşerî – şeytanî fikir ve duygularla) kirletmiştir!
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٧٥﴾ 75-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
75-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?
مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ
﴿٧٦﴾ 76-) Müttekiiyne `alâ refrefin hudrin ve `abkariyyin hısan;
76-) Yeşil refrefe ve harikulâde güzel işlemeli parlak döşeklere yaslanırlar.
فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
﴿٧٧﴾ 77-) Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban;
77-) Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin – şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?

تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
﴿٧٨﴾ 78-) Tebarekesmu Rabbike Ziyl`Celâli vel`İkrâm;
78-) Zül`Celâli vel`İkrâm Rabbinin ismi ne mübarek – ne yücedir!
56-) VÂKI`A SÛRESİ الواقعةAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
BismillahirRahmânirRahiym
إِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ
﴿١﴾ 1-) İzâ vekâ`atil vâkı`atü;
1-) O gerçek (ölümü tadarak başlayan ikinci hayat) vuku bulduğunda.
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ
﴿٢﴾ 2-) Leyse livak`atiha kâzibeh;
2-) Artık onun gerçekliğini yalanlayacak olmaz!
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌ
﴿٣﴾ 3-) Hafıdatün Râfi`atün;
3-) (Kimini) alçaltıcıdır, (kimini) yükselticidir!
إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجًّا
﴿٤﴾ 4-) İzâ rüccetil`Ardu recca;
4-) Arz (beden) şiddetli bir sarsılışla sarsıldığında,
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا ﴿٥﴾
5-) Ve büssetilcibalü bessa;

5-) Dağlar (bedendeki organlar) hurdahaş edildiğinde,
فَكَانَتْ هَبَاءً مُنْبَثًّا
﴿٦﴾ 6-) Fekânet hebâen münbessâ;
6-) (Nihayet) dağılmış toz olduğunda.
وَكُنْتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً
﴿٧﴾ 7-) Ve küntüm ezvâcen selâseh;
7-) Siz üç cinse ayrıldığınızda:
فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿٨﴾
8- ) Feashabül meymeneti mâ ashabül meymeneh;

8- ) Ashab-ı Meymene (sağcılar, Hakk`ı bulmada isâbet etmişler), ne ashab-ı meymenedir!
وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ
﴿٩﴾ 9-) Ve ashabül meş`emeti mâ ashabül meş`emeh;
9-) Ashab-ı Meş`eme (solcular, Hak`tan kozalı yaşamışlar), ne ashab-ı meş`emedir!
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ
﴿١٠﴾ 10-) Ves sabikunes sabikun;
10-) Es Sâbikun (yakîn ile öne geçenler), sabikundur;
أُولَٰئِكَ الْمُقَرَّبُونَ
﴿١١﴾ 11-) Ülâikel mukarrebun;
11-) İşte onlar mukarrebûn`dur (Kurbiyet mertebesini yaşayanlar).
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
﴿١٢﴾ 12-) Fiy cennatin na`ıym;
12-) Nimet cennetlerindedirler.
ثُلَّةٌ مِنَ الْأَوَّلِينَ
﴿١٣﴾ 13-) Sülletün minel`evveliyn;
13-) Çoğunluğu önceki (devir)lerdendir.
وَقَلِيلٌ مِنَ الْآخِرِينَ
﴿١٤﴾ 14-) Ve kaliylün minel`ahıriyn;
14-) Azınlığı sonrakilerdendir.
عَلَىٰ سُرُرٍ مَوْضُونَةٍ
﴿١٥﴾ 15-) Alâ sürurin mevdûnetin;
15-) Mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. (Buradan başlayan cennet tanımlayıcı âyetleri okurken; 13.Ra`d: 35 ve 47.Muhammed: 15. âyetlerde vurgulanan “Meselül cennetilletiy = cennettekilerin MİSALİ – TEMSİLİ” şöyle şöyledir, diye başlayan uyarı göz ardı edilmemelidir. Anlatılanlar temsil yolludur. A.H.
مُتَّكِئِينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِلِينَ
﴿١٦﴾ 16-) Müttekiiyne aleyha mütekabiliyn;
16-) Karşılıklı kurulmuşlardır.
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ
﴿١٧﴾ 17-) Yetufü aleyhim vildanün muhalledûn;
17-) Çevrelerinde ebedî gençlikleriyle hizmetliler…
بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَعِينٍ
﴿١٨﴾ 18-) Biekvabin ve ebâriyka ve ke`sin min ma`ıyn;
18-) Kaynağında dolmuş ibrikler, sürahiler ve kâselerle…
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَ
﴿١٩﴾ 19-) Lâ yusadda`ûne anha ve lâ yünzifun;
19-) Ne başları ağrır ondan ne de şuurları bulanır!
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَ
﴿٢٠﴾ 20-) Ve fakihetin mimma yetehayyerun;
20-) Tercih edecekleri meyve;
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
﴿٢١﴾ 21-) Ve lahmi tayrin mimma yeştehun;
21-) Canlarının çektiği kuş eti;
وَحُورٌ عِينٌ
﴿٢٢﴾ 22-) Ve hûrun `ıyn;
22-) Ve Hur-i Iyn (net görüşlü {biyolojik gözün sınırlamalarıyla kayıtlı olmayan} eşler {birkaç beden}; şuur yapı olan “insan”ın özelliklerini yaşatacak, eşi olan bedenler. Tek bilincin tasarrufundaki birden çok bedenle yaşama süreci. A.H.).
كَأَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ الْمَكْنُونِ
﴿٢٣﴾ 23-) Keemsâlil lü`lüilmeknun;
23-) Saklı (sedefte büyümüş) incilerin misali gibi (Esmâ hakikatinden oluşmuş ve o özelliklerin açığa çıkışı olan insan şuurundan var olmuş Allâh yaratısı bedenler).
جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
﴿٢٤﴾ 24-) Cezâen Bimâ kânu ya`melûn;
24-) Yaptıklarının cezası (sonucu)!
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا
﴿٢٥﴾ 25-) Lâ yesme`une fiyha lağven ve lâ te`siyma;
25-) Orada ne boş laf duyarlar ve ne de suç kavramı!
إِلَّا قِيلًا سَلَامًا سَلَامًا
﴿٢٦﴾ 26-) İllâ kıylen Selâmen Selâma;
26-) Sadece “Selâm, Selâm” denilir (Selâm isminin işaret ettiği özellik daim olsun; anlamında).
وَأَصْحَابُ الْيَمِينِ مَا أَصْحَابُ الْيَمِينِ
﴿٢٧﴾ 27-) Ve ashabül yemiyni mâ ashabül yemiyn;
27-) Ashab-ı Yemîn (sağcılar, iman edenler) ne ashab-ı yemîndir!
فِي سِدْرٍ مَخْضُودٍ
﴿٢٨﴾ 28-) Fiy sidrin mahdud;
28-) Meyveleriyle sidre ağacı içinde,
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍ
﴿٢٩﴾ 29-) Ve talhın mendud;
29-) Meyveleri istiflenmiş muz ağacı…
وَظِلٍّ مَمْدُودٍ
﴿٣٠﴾ 30-) Ve zillin memdud;
30-) Yayılmış (sonsuz) gölgede,
وَمَاءٍ مَسْكُوبٍ
﴿٣١﴾ 31-) Ve mâin meskûb;
31-) Çağlayarak dökülüp akan bir suda,
وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ
﴿٣٢﴾ 32-) Ve fâkihetin kesiyretin;
32-) Pek çok meyve (türü) içinde,
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ
﴿٣٣﴾ 33-) Lâ maktu`atin ve lâ memnu`atin;
33-) (Ki o meyveler) ne tükenir ve ne de yasaklanır!
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍ
﴿٣٤﴾ 34-) Ve furuşin merfu`ah;
34-) Yüceltilmiş sedirler içinde(dirler).
إِنَّا أَنْشَأْنَاهُنَّ إِنْشَاءً
﴿٣٥﴾ 35-) İnna enşe`nahünne inşâen;
35-) Muhakkak ki biz onları (şuurun eşi olan bedenleri yeni) bir inşa edişle inşa ettik.
فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا
﴿٣٦﴾ 36-) Fece`alnahünne ebkâra;
36-) Onları daha önce hiç kullanılmamış türden oluşturduk!
عُرُبًا أَتْرَابًا
﴿٣٧﴾ 37-) `Uruben etraba;
37-) (Ki o daha önce hiç görülmemiş – kullanılmamış türden bedenler) eşlerine âşık (dünyaya birbirine düşman olarak inen, insanı maddeye yönelttiren hayvani beden karşıtı olarak, insan şuuruna sahip bilince, özelliklerini itirazsız yaşatan. A.H.) ve yaşıtlardır (bilinçle birlikte var olmuştur)!
لِأَصْحَابِ الْيَمِينِ
﴿٣٨﴾ 38-) Liashabilyemiyn;
38-) (Bunlar) ashab-ı yemîn (saîd olanlar) içindir.
ثُلَّةٌ مِنَ الْأَوَّلِينَ
﴿٣٩﴾ 39-) Sülletün minel`evveliyn;
39-) (Ashab-ı yemîn`in) bir kısmı evvelkilerdendir.
وَثُلَّةٌ مِنَ الْآخِرِينَ
﴿٤٠﴾ 40-) Ve sülletün minel`ahıriyn;
40-) Bir kısmı da sonrakilerdendir.
وَأَصْحَابُ الشِّمَالِ مَا أَصْحَابُ الشِّمَالِ
﴿٤١﴾ 41-) Ve ashabüşşimâli mâ ashabüşşimâl;
41-) Ashab-ı Şimal (şakî olanlar; hakikati inkâr edip kozalı yaşayanlar), ne ashab-ı şimaldir!
فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ
﴿٤٢﴾ 42-) Fiy semumin ve hamiym;
42-) Semum (zehirleyici ateş, radyasyon) ve hamim (yakan su; gerçek dışı bilgi ve şartlanmalar) içinde,
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍ
﴿٤٣﴾ 43-) Ve zıllin min yahmum;
43-) Simsiyah dumandan bir gölge (Hakikatindeki kuvveleri göremez, yaşayamaz bir hâl) içinde,
لَا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ
﴿٤٤﴾ 44-) Lâ bâridin ve lâ keriym;
44-) (Ki o gölge) ne serindir ve ne de kerîm (cömertçe getirisi olan)!
إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُتْرَفِينَ
﴿٤٥﴾ 45-) İnnehüm kânu kable zâlike mütrefiyn;
45-) Muhakkak ki onlar bundan önce, dünyevî – şehvanî zevklerin bolluğu içinde şımarandılar!
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظِيمِ
﴿٤٦﴾ 46-) Ve kânu yusırrune alelhınsil `azıym;
46-) O büyük suçta (Hakikatlerini inkâr ederek onu yaşama yolunda çalışma yapmamakta) ısrar ederlerdi.
وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
﴿٤٧﴾ 47-) Ve kânu yekûlune eizâ mitna ve künna türaben ve ızâmen einna lemeb`usûn;
47-) “Ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, gerçekten yeni bir bedenle yaşama devam edecek miyiz = bâ`s olunacak mıyız?” derlerdi.
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
﴿٤٨﴾ 48-) Eve abaunel`evvelun;
48-) “Evvelki atalarımız da mı?” derlerdi.
قُلْ إِنَّ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ
﴿٤٩﴾ 49-) Kul innel`evveliyne vel`ahıriyn;
49-) De ki: “Muhakkak ki evvelkiler de sonrakiler de,”
لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ
﴿٥٠﴾ 50-) Lemecmu`ûne ilâ miykati yevmin ma`lum;
50-) “Bilinen bir sürecin buluşma vaktinde elbette toplanacaklardır!”
ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ
﴿٥١﴾ 51-) Sümme inneküm eyyühed dâllûnel mükezzibun;
51-) Sonra muhakkak ki siz ey (Hakikati) yalanlayıcı sapkınlar…
لَآكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍ
﴿٥٢﴾ 52-) Leâkilune min şeçerin min zakkûm;
52-) Elbette (siz) zakkum ağaçlarından (kendinizi yalnızca beden kabullenmenin sonucu meyvelerinden) yiyeceksiniz.
فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ
﴿٥٣﴾ 53-) Femâliune minhel butûn;
53-) Karınlarınızı ondan dolduracaksınız.
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَمِيمِ
﴿٥٤﴾ 54-) Feşâribune `aleyhi minel hamiym;
54-) Onun üstüne yakıcı sudan içeceksiniz.
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ
﴿٥٥﴾ 55-) Feşâribune şürbelhiym;
55-) Hastalığı dolayısıyla suya doymak bilmeyen develer gibi içeceksiniz onu.
هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ
﴿٥٦﴾ 56-) Hazâ nüzülühüm yevmed diyn;
56-) Din (sistemin – Sünnetullâh`ın gerçekliğinin fark edildiği) gününde, onların nüzûlü (onlarda açığa çıkacak olan) işte budur!
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ
﴿٥٧﴾ 57-) Nahnu haleknaküm felevlâ tusaddikun;
57-) Biz, yarattık sizi! Tasdik etmeyecek misiniz?
أَفَرَأَيْتُمْ مَا تُمْنُونَ
﴿٥٨﴾ 58-) Eferaeytüm ma tümnûn;
58-) Akıttığınız meniyi gördünüz mü?
أَأَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
﴿٥٩﴾ 59-) Eentüm tahlükunehu em nahnül hâlikun;
59-) Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratanlar biz miyiz?
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
﴿٦٠﴾ 60-) Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü Bi mesbukiyn;
60-) Aranızda ölümü biz takdir ettik ve bizim önümüze geçilmez!
عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ
﴿٦١﴾ 61-) Alâ en nübeddile emsaleküm ve nünşieküm fiy ma lâ talemun;
61-) Size bedel olarak benzerlerinizi (yeni bedenlerinizi) getirelim ve sizi bilemeyeceğiniz şekilde (yeniden) inşa edelim diye (ölümü takdir ettik).
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ
﴿٦٢﴾ 62-) Ve lekad alimtümün neş`etel`ulâ felevlâ tezekkerûn;
62-) Andolsun ki ilk neş`eti (yaratışı) bildiniz… Peki derin düşünmeniz gerekmez mi?
أَفَرَأَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَ
﴿٦٣﴾ 63-) Eferaeytüm ma tahrüsûn;
63-) Ekmekte olduklarınızı gördünüz mü?
أَأَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ
﴿٦٤﴾ 64-) Eentüm tezre`ûnehu em nahnüzzari`un;
64-) Onu yeşerten siz misiniz yoksa biz miyiz?
لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
﴿٦٥﴾ 65-) Lev neşau lece`alnahu hutamen fezaltüm tefekkehun;
65-) Eğer dileseydik onu elbette kuru – cansız bitki kılardık da, şaşar kalırdınız!
إِنَّا لَمُغْرَمُونَ
66-) İnna lemuğremun;
66-) “Muhakkak ki ziyandayız!”
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
67-) Bel nahnu mahrumun;
67-) “Hayır, biz (geçinmekten) mahrumlarız” (derdiniz).
أَفَرَأَيْتُمُ الْمَاءَ الَّذِي تَشْرَبُونَ
68-) Eferaeytümül mâelleziy teşrebun;
68-) İçmekte olduğunuz o suyu gördünüz mü?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir